22 Mart 2014 Cumartesi
Almancı Komşumun Karısını Çatır Çatır Siktim
Merhaba azgın arkadaşlar, İstanbul’dan yazıyorum. O zaman 19 yaşında, 1.80 boyunda, yakışıklı olmayan biriydim. Ergenlikten sonra cinselliği 19 yaşıma kadar su ve sabunla geçiştirdim. 19 yaşımda Üniversite için İstanbul’a geldim. Yurtlar doluydu, akrabalarda da bir iki gün idare ediyorsun, rahat edemiyorsun. Neticede okuldan arkadaşlarla bir ev tuttuk. Evi tuttuktan bir süre sonra onlar da vaz geçtiler, kaldım sap gibi ortada. Neyse yerleştim eve, tek başımayım, kirayı nasıl ödeyeceğimi düşünüyorum. Kapı komşum Özlem vardı, 24-25 yaşlarında bir kadın. Evlendikten 6 ay sonra kocası Almanya’ya para kazanmaya gitmiş, senede 2-3 defa geliyormuş. Kocası oturumunu alınca, Özlem’i de yanına alıp tamamen yerleşeceklermiş oraya. Kadına hiç yanlış gözle bakmıyordum, “Abla.” diyordum hep. Kadın ikide bir yemek falan getiriyor, hal hatır soruyor. Ama ne hikmetse, her sabah çıkarken ve akşam dönüşte kapıda karşılaşıyoruz. Sürekli süsleniyor falan. Birgün muhabbet ederken laf nereden açıldı hatırlamıyorum, kozmetikten ve kozmetiğe bulanmış kadınlardan hoşlanmadığımı söyledim. O günden sonra bir daha hiç makyaj yapmadı. Bir akşam ben hastalandım, evde yatak döşek yatıyorum. Ertesi sabah 11’e doğru kapım çalındı. Açtım, Özlem. Beni alışık olduğu vakitlerde göremeyince merak etmiş. Halimi görünce bir şefkat, bir merhamet, bir ilgi alaka. Eve girdi, evi temizledi, yemek yaptı ve kendi elleriyle yedirdi. Bu arada da sürekli kendini sergiliyor. Ben çoktan çaktım köfteyi, ama kaç gündür anlamazlıktan geliyorum. İstiyorum ki biraz çabalasın, sonra sürüne sürüne gelip kendi yatsın altıma. O gün birşey olmadı. Ben bayağı iyileştim, ama ertesi gün de kalkmadım, biliyordum geleceğini. Bu geldi yine, yanında da 2 yaşındaki çocuğu. Ben yataktayım. Sadece altımda şort var, üstümde de Nevresim var, boğazıma kadar çekmişim. Yine çorbam geldi. Çorbayı içirirken Nevresimi biraz açtı. Üst kısmımı çıplak görünce heyecanlanmaya başladı. Kollarıma göğsüme dokunup, “Çok kaslısın!” demeler, göğüs kıllarımı çekiştirmeler falan. (Aslında hiç kaslı değilim!). Bu arada benimki de ayaklandı. Nevresimden belli oluyor. Bu Nevresimi iyice açtı, “Beni yanlış anlama, bana anlayış göster, ne olur beni reddetme!” demeye başladı. Ben, “Olmaz, ayıp günah, kocanı aldatma! edebiyatları yapıyorum. “Cinsellik benim de ihtiyacım, ben kocamdan para pul istemedim ki, bir kadın bu yaşta yalnız bırakılır mı? Ne olur beni reddetme!” demeye başladı. Sesimi çıkarmayınca şortumu indirmeye başladı, benim canavarı görünce derin bir “Ohhhh!” çekti. Ben o anda içimden, ‘birde yarağı amına sokunca nasıl inler acaba?’ diye düşünmeye başladım. Kadın direk sikime yumulup somurmaya başladı. Öyle bir somuruyor ki, yarak ağzında eridi resmen. Bir yalıyor! Bir emiyor! Sikimin başına diliyle masaj yapıyor, hafif ısırıyor, sonra damağında eziyor! Nasıl yapıyor bilmiyorum ama, damağında ezerken hiç dişi değmiyor. Ben ağzına boşaldım, ama kadın bırakmıyor, tekrar canavar kalkana kadar emmeye devam etti. Sıra bana gelmişti artık. Bu arada da çocuğu içerde kilitli, mızırdayıp duruyor. Ben bunun ilk olduğunu, daha önce hiç sikişmediğimi söyleyince, “İşi doğasına bırak, gerisi kendiliğinden gelir!” dedi. Sonrası öpüşmeler, yalamalar, emmeler. Amını öyle yaladım ki, bitti resmen. Hızlı hızlı dilleyerek, dilimi bazen oval, bazen düz kullanarak, arada bızırını emip somurarak, bazen dilimi amının içine sokarak, dakikalarca yaladım amını. Bu arada sikimi ağzına istiyor, yalvarıyor, ama vermiyordum. Bu birkaç defa Orgazm olduktan sonra, “Ne olur sok artık, sik artık!” diye yalvarmaya başladı. Bacaklarını omzuma aldım, ellerinden tuttum, kuvvetli bir şekilde aniden bir yüklendim ki, o anda çıkan ses ‘Ahhh’ mı yoksa ‘Ohhh’ muydu hala çözemedim. Bir taraftan erişebildiğim kadarıyla memelerini emmeye çalışıyorum, bir tarafdan ben yüklenince bacakları iyice karnına çekildiği için tabak gibi açılan amına köklüyorum. O da durmadan inliyor, sırtımı sıvazlayıp tırnaklıyordu. Hayatımda ilk defa boşalıyormuşum gibi bir hisse kapılarak amının içine boşaldım! O gün akşama kadar dinlenip dinlenip siktim kadını. Akşama tatlılarla, fındık fıstıklarla gelip, yine kendi eliyle besledi beni. Ertesi gün de elinde vazelinle geldi, götünü sikmemi istedi. Öpüşüp oynaşmalardan sonra götüne yöneldim. Bunun karnının altına yastıkları yığıp, domalttım. Ellerini arkaya kıvırarak bağladım. Sikimin başını ve götünün deliğini güzelce vazelinleyip, yarağın kafasını sokunca, bağırmamak için kendini öyle kastı ki, yarak kısıldı kaldı içerde. Ne ileri gidebiliyorum, ne de geri çıkarabiliyorum. Sonra inlemeye ve ufak ufak çığlık atmaya başladı. Bu arada ben de gidip gelmeye başladım. 2-3 dakika sonra tamamen içindeydim. Dakikalarca siktikten sonra götünün derinliklerine boşaldım. Sonraki bir hafta kadın götünün acısı geçsin diye bekledi. Ondan sonra her pozisyonda sikip sikip rahatladım ve kadını rahatlattım. İnanın 3 ayda 10 kilo zayıfladım. Karı beni resmen bitirdi! Ben evden taşınmayım, yada kimseyi yanıma almayım diye, 2 sene boyunca tüm kiralarımı, kocasının Almanya’dan gönderdiği parayla o ödedi. Sonra kocasıyla yurt dışına gitti. Ama kiramı göndermeye devam etti. Türkiye’ye her geldiğinde bir fırsatnı oluşturup altıma yatıyor. Eee olacak okadar, kocasının siki ufacık ve inceymiş. Benimki hem büyük, hem de bilek gibi kalın, kadını kocasınınki kesmiyor artık. Şu anda ben de evliyim, ama halen o geldiğinde buluşup sikiyorum. Dijital Camera getirmiş, her sikişimizi kaydediyor, sonra yalnız kalınca izleyip izleyip kendini tatmin ediyormuş! Herkese iyi sikişmeler!
Arabada Üvey Kızımın Götünü Siktim
Eşim ve üvey kızımla birlikte Antalya’da yaşıyoruz. Eşim Bahar sarışın, balıketli ve oldukça güzeldir. Eşim rahat bir aile ortamında yetişmiş, giyimine özen gösteren, bakımlı seksi bir kadındır. Topuklu ayakkabıları ile mini eteğinin altında bacakları muhteşem görünür. Likralı daracık beyaz taytını giyip çıktığında kalçalarının güzelliği ortaya daha çok çıkıyor. Üvey kızım Selin ise henüz 16 yaşında ve Liseye gidiyor ve. Eşimin tek çocuğu olan Selin tam bir Çıtır Çerez diyebilirim. Selin Liseye başladıktan sonra Lolita havasına girip serpildi. Sıcak Antalya havasında rahat giyinmeyi seven Selin, evde bu rahatlığı abartır, minicik şortlar, etekler giyer. Denizde giydiği bikiniler de oldukça cüretkârdır. Ehliyet almanın zorlaşacağı haberlerinin çıktığı günlerdi. Ben de eşimi ehliyet alması için teşvik ediyordum. Çünkü eşimin ehliyeti yoktu ve araba kullanmayı da bilmiyordu. Birkaç defa arabamı kullanması için çalıştırdım, fakat her seferinde beceremedi. Eşime, “Eğer sen araba kullan ve ehliyet al, sana araba alacağım!” dedim. Eşim bu sözümden sonra ikna oldu ve ehliyet kursuna gitti. Gittiği kursta yazılı sınavını kazanmış, direksiyon dersi alıyordu. Antalya’nın meşhur sıcaklarının başladığı yaz ayları gelmişti. Hem mangal yakalım, hem de serinleyelim diye, eşofmanları giyip, ormanlık alana pikniğe gitmiştik. Piknik alanına varıp yerleştik, şöyle etrafı bir dolaştım. Piknik alanının bitiminden sonra ormanın içine doğru giden gayet geniş ve güzel bir yol vardı. Eşimin yanına dönüp, “Araba kullanmaya uygun yol var, gel seni biraz çalıştırayım!” dedim. Eşim ise, “Hayır, senin yanında heyecanlanıyorum ben kursta öğreniyorum!” dedi. Ona, “Sen kursta yine öğren, ben sana araba kullanmanın inceliklerini öğreteyim!” dediysem de kabul etmedi. Kızı Selin de annesini ikna etmeye çalıştı, ama eşim Nuh dedi peygamber demedi. Eşim Seline, “Çok istiyorsan git kendin öğren, ben şu ağacın altında mis gibi yatıp dinlencem!” dedi. Selin öfkeli bir şekilde annesine, “Öğrenirim, ne var!” dedi, bana dönüp, “Baba bana öğretir misin?” dedi. “Öğretirim, ama önce annenin öğrenmesi lazım, sınava girecek!” dedim. Eşim yere sermek için götürdüğümüz örtülerden birinin üstüne uzanıp, “Sonra öğrenirim, acelesi ne?” dedi. Selin bir hışımla kolumdan çekip, “Baba bana öğret!” dedi. “Pekâlâ, gel bir tur atıp gelelim!” dedim. Arabaya bindik, piknik alanının sonundaki yola doğru gidiyorduk. Selin araba hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Hevesini kırmak istemiyordum, ama nereden başlasam bilemiyordum. Kucağıma otursun, biraz gittik mi, (Tamam, yeter artık...) derim diye düşündüm. Orman yoluna girip kenara çektim. Selin arabadan indi, benim kapıyı açtı bekliyordu. Koltuğu arkaya itip, direksiyonu yukarı kaldırdım ve “Gel bakalım, biraz direksiyon tutmayı öğren!” deyip, Selini kucağıma oturttum. Birinci vitese taktım yürüdük. Gaz, fren ve vites, yani arabanın kumandası tamamen bendeydi. Selin birinci viteste giderken direksiyon tutuyordu sadece. Ama sanki arabayı o kullanıyormuş gibi heyecanlı ve sevinçliydi... Bu arada Selinin altındaki aletim uyanmış, Selinin kalçalarına dayanmıştı. Küçük bir hareketle aletimi eşofmanın içinde düzelttim. Selin araba kullanmanın heyecanını yaşarken, ben de büyük zevk alıyordum. Tarif etme bahanesiyle, ileri geri küçük hareketlerle, bacak arasında gidip geliyordum. Kucağımdaki Selinin saçları yüzüme değiyordu. Başımı öne yaklaştırıp boynuna öpücük kondurdum ve “Aferin iyi gidiyorsun kızım!” dedim. Selin seviniyor, “İyi kullanıyor muyum baba?” diye soruyordu. “Gayet güzel gidiyorsun kızım, tabi ki bu bir seferde olacak birşey değil, çok çalışmamız lazım!” dedim. “Tamam, çok çalışalım baba, her gün çalışalım ki, hemen öğreneyim!” dedi. “Olur kızım, olur çalışırız!” dedim. “Bak baba, annemden önce öğrenmeliyim, ona göre!” dedi. “Tamam kızım, annen her gün kursa gittiğinde, biz de çalışmaya çıkarız, annene sürpriz olur!” dedim. Selin kucağımda sevincinden yerinde hoplayıp zıplarken aletim daha fazla dayanamadı ve küloduma boşaldım. Hemen arabayı durdurup, “Hadi in bakalım!” dedim. “Biraz daha kullansaydım?” dedi. “Tuvaletim geldi kızım...” diyerek Selini indirdim. Külodum ıslanmıştı, eşofmanımın ıslanmasını istemiyordum. Ağaçların arkasına gidip, külotumu çıkartıp attım. Döndüğümde Seline, “Bu günlük bu kadar, sonra devam ederiz kızım!” dedim. Eşimin yanına döndük ve güzel bir piknik oldu. Eve döndüğümüzde Seline daha rahat nerede araba kullandırabilirim diye düşünürken, aklıma araba pazarı geldi. Çok geniş bir alandı, aynı zamanda dikkat çekmez ve gözden uzaktı. Kızımın kalçaları şimdiden heyecanlandırıyordu beni. Sonraki gün eşim sürücü kursuna gitmek için evden çıkınca, Selin hemen, “Hadi baba, biz de gidelim!” dedi. Üzerimizde birer şort ve tişört vardı. Cüzdanı ve arabanın anahtarını alırken, (ne olur ne olmaz diyerek) yanıma yedek bir şort aldım. Araba pazarına varınca yine koltuk ve direksiyonu ayarlayıp, Selini kucağıma aldım. Dizlerimi birleştirdim, böylece Selin bacaklarının birini sağa diğerini sola salladı. Hareket ettikten sonra dizlerimi açıp kapayarak, Selinin bacak arasını rahatça açıyordum. Her ileri geri hareketimde, Selinin amına götüne ‘Şortlu’ badana yapıyordum. Çaktırmadan elimi bacağına koyup okşuyordum, “Aferin kızım, iyi gidiyorsun!” diye boynuna ve kulak memesine öpücükler konduruyordum. Selin de altındaki sertliğin farkındaydı ve kıçını sikime bastırıyor, ara sıra hafif hareketlerle kıçını sağa sola oynatarak benimle oynuyordu. Böyle bir süre devam ettikten sonra daha fazla dayanamadım ve yine boşaldım. Seline, “Çok terledim kızım, tuvalete gitmem gerek!” diyerek, pazarın içinde bulunan tuvalete gidip, şortumu değiştirdim geldim. Seline, “Bugünlük bukadar yeter kızım, yarın devam ederiz!” dedim. Selinin, “Ama Babaaa, çok zevkliydi!” diye mızmızlanmaları arasında eve döndük. Geldi dizime oturdu, boynuma sarıldı, az çalışmamızdan şikâyetçiydi. “Tamam söz, yarın daha çok çalışırız!” diyerek gönlünü yaptım. Eşim döndüğünde ona çalışmamızdan hiç bahsetmedik. Ertesi günü iple çekiyordum. Eşim kursa gidince, Selin yine, “Hadi baba çıkalım, ben hazırım!” dedi. Selinin busefer minicik bir etek giymişti. Ona baktığımı görünce, “Dün çok terlemiştin baba, onun için...” dedi. Ben de kenarından aletimi çıkarabileceğim geniş bir şort giydim. Pazar yerine varınca tüm ayarlamaları yeniden yapıp, “Gel bakalım kızım!” dedim. Zaten minicik olan eteğin uçlarını kaldırarak kucağıma oturmasını sağladım. Selinin delikleri ile aletimin arasında artık sadece tanga külodu ve benim şortum vardı. İnce dantelli bir tanga külot giyen Selin sanki hazırlıklı gelmişti. Ondan aldığım bu cesaretle şortumun içindeki sikimi çıkarmaya karar verdim. Birleştirdiğim dizlerimden sağa sola ayrılan bacaklarını, “Şuraya koy, buraya koy...” derken, Selini belinden tutup hafif kaldırım ve sikimi çıkardım, Selini tekrar kucağıma oturttum. Tenine temas eden sikimin farkındaydı, ama bozuntuya vermedi... Arabayla hareket edip pazar yerinde turlamaya başladık. Seline, “Evet kızım, sen bu işi öğreneceksin!” diyerek, saçlarını okşuyor, boynunu öpüyordum. Selin ara ara kalkıp otururken sikim bacaklarına, kalçalarına sürtüyordu. Türlü bahanelerle ileri geri yaparak, bacak arasına ve külotuna vargel yapıyordum. Kalktığı bir anında külotunu yana sıyırdım. Oturduğunda deliklerine dayanan sikim zevkten dört köşe idi. Amının dudaklarını hissedebiliyordum. Sikim zevkten çırpınırken, Selinin boynunu ve kulak memelerini öpmeyi bırakmıştım, artık resmen yalıyordum. Selin de araba sürmekten aldığı zevkin yanısıra, altındaki zevki de eklemiş, sikimin üstünde kıvranıyordu. Sikime sürtünerek Orgazm olan Selinin amından akan suları sikimi iyice kayganlaştırmıştı. Kalktığı bir anında onu alttan kalçasından havada tutup, sikimi göt deliğine dayadım. Sıcaktan ve zevkten vıcık vıcık terlemiş olan göt deliğine girmeye hazır bir alet vardı, herşey ona bağlıydı, isterse oturur, sikimi götüne alır, istemezse oturmaz, kenara çekerdi. Heyecanla ve nefes almadan hareketsiz bekliyordum. Selin yavaşça götünü sikime bastırdı, başını götüne alınca, ben de alttan bastırdım ve sikimin kalanını da ben soktum götüne. İnanılmaz bir şeydi. Daha git gel yapamadan, o saniye beline sarılıp içine volkan gibi patladım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)